Volume 1 Issue 1 (Ekim 2024)
Sayı Bilgileri

Issue Information

pp. i - vi   |  DOI: https://doi.org/10.29329/tegad.2024.1111

Abstract

Keywords:

Orjinal Araştırma Makaleleri

TÜRKİYE’DE TERÖRLE MÜCADELEDE YARGI ERKİNİN ÖNEMİ: DEAŞ ÖRNEĞİ

Kürşad Kağan ERGÜN & Doğanay YURTOĞLU

pp. 1 - 20   |  DOI: https://doi.org/10.29329/tegad.2024.1111.1

Abstract

Bu çalışmada, Türkiye’de yürütülen terörle mücadele sürecinde yargı erkinin rolünün DEAŞ*** (Irak ve Şam İslam Devleti) terör örgütü örnekleminde ortaya konulması hedeflenmiştir. Bu çerçevede çalışma kapsamında terörizm, yargı erkinin farklı birimleri ve DEAŞ terör örgütü kavramsal açıdan tanımlanmıştır. Daha sonra, Türkiye’nin yargı sistemi, ceza yargılamaları özelinde yargısal süreçler ve mevzuat bazında özetlenmiştir. Bu doğrultuda ortaya konulan bilgilerle, DEAŞ terör örgütüne yönelik Türkiye’de yürütülen yargısal süreçler analiz edilerek, terörle mücadele kapsamında yargının görev ve sorumlulukları irdelenmiştir. Bu çalışmada, Türkiye’de terör örgütlerinin hukuki zeminde varlık kazanabilmesi konusunda yargı erkinin belirleyici olduğu savunulmuştur. Ayrıca, terörle mücadele kapsamında terör örgütü mensuplarının ve sempatizanlarının tespit edilmesi, eylemlerine karşılık gelen yasal düzenlemeler uyarınca ceza alabilmesi, örgüte ait olan veya örgütün kullanımına tahsis edilen mal varlıklarına ve eşyalara el konulabilmesi, örgütün eylemleri sonucunda oluşan zararların tazmin edilebilmesi konusunda yine yargı erkinin görevli ve sorumlu olduğu görülmüştür. Elde edilen bulgular neticesinde, terörle mücadele konusunda etkinlik ve verimliliğin artırılabilmesi adına terörle mücadele stratejilerinin belirlenmesinde hukuki boyutun da göz önünde tutulmasının gerekli olduğu sonucuna varılmıştır.

 

Keywords: Terörizm, Yargı, DEAŞ, Terörle Mücadele, Yargıtay

Orjinal Araştırma Makaleleri

ÇEVRE VE TERÖRİZM: PKK, ELF VE ALF FAALİYETLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ

Hatice Ceren KURAL & İlkay GÖKÇEK KAPAN

pp. 21 - 44   |  DOI: https://doi.org/10.29329/tegad.2024.1111.2

Abstract

Terörizm kavramı milattan sonra birinci yüzyıldan günümüze kadar ulaşmış en eski siyasi kavramlardan biri olarak değerlendirilmektedir. Kavram, bu süreçte birçok değişim yaşamıştır. Ortaya çıktığı ilk yıllardan Soğuk Savaş’ın bitimine değin daha çok yerel olarak kalmış olan terörizm, bugün küresel bir kavram olarak adından söz ettirmektedir. Öyle ki terörizmin şiddetini dünyanın pek çok noktasında farklı yöntemler aracılığı ile olsa da hissetmek mümkündür. Boyutunu ve teşkil ettiği tehlikeyi giderek arttırmış olan kavram, amaca giden yolda şiddeti en önemli aracı haline de getirmiştir. Terörizm kavramı içinde bulunduğumuz çağda varlığını pek çok farklı yöntem aracılığı ile ortaya koysa da şiddet unsurlarını her zaman bünyesinde bulundurmaktadır. Günümüzde terörizm kavramı farklı başlıklar altında karşımıza çıkmaktadır. Terörist yapılanmalar nezdinde ortak araç şiddet olsa da eylemler farklılık göstermektedir. Çevresel terörizm ve eko-terörizm kavramları bu gruplandırmadan yalnızca ikisidir. Çevresel terörizm ve Eko-terörizm kavramları birbirleriyle sıkça karıştırılan iki kavramdır. Bilinmelidir ki, bu iki kavram oldukça farklı amaçlara sahiptirler. Eko-terörizm kavramında şiddetin temel sebebi doğayı korumak iken, çevresel terörizmde doğa yalnızca hedefe giden yolda bir araçtır. Bu çalışma, eko-terörizm ve çevresel terörizm kavramlarını ELF, ALF ve PKK terör örgütlerinin faaliyetleri etrafında değerlendirilmesini hedeflemektedir. Çalışmada her üç oluşumun terör faaliyetlerindeki motivasyon, saldırı niteliği ve ideoloji açısından benzerlik ve farklılıkların ortaya konulması amaçlanmaktadır. Bu çalışmanın hipotezi, birbirleri ile sık sık karıştırılan çevre terörizmi ve eko terörizm kavramlarının özde tamamen farklı olduğu, PKK, ELF ve ALF örgütleri çerçevesinde değerlendirildiğinde ise mevcut ayrımın
açıkça ortaya koyulabileceği ve bu kavram karmaşasının ortadan kaldırılabileceğidir.

Keywords: Eko-Terörizm, Çevresel Terörizm, ELF, ALF, PKK, Sabotaj

Orjinal Araştırma Makaleleri

ASKERİ BAŞKALDIRIDAN SOSYAL CİHADA: HİZBULLAH

Hatice Nur TAŞKIRAN

pp. 45 - 62   |  DOI: https://doi.org/10.29329/tegad.2024.1111.3

Abstract

Lübnan Ortadoğu’da farklı mezhepsel toplulukların bir arada yaşadığı bir ülke olarak kendine has kültürel ve siyasal özellikler taşımaktadır. Lübnan’ın toplumsal yapısındaki heterojenlik, toplum-devlet ilişkilerini etkilerken bölgede konvansiyonel bir devletin oluşumunu güçleştirmiştir. Kendi içerisinde dinî/etnik bağların güç mücadelesi dikkat çekerken, bölgesel anlamda başta İsrail olmak üzere farklı devletlerin baskı ve tehdidiyle mücadele etmek durumunda kalmıştır. Bu tehditlerle başa çıkmakta yetersiz kalan Lübnan’da oluşan güç boşluğu sonucunda Hizbullah, kuruluşundan itibaren yaşanan süreçte devletin otoritesine paralel bir yapı oluşturarak varlığını sürdürmüştür. Başta İran’daki devrimin ihraç edilmesi olarak tanımlanan ve Şii temelli İslami bir direniş örgütü olarak varlığını temellendiren Hizbullah, İsrail ve ABD karşıtı bir politika izlemiştir. Politikalarını İsrail karşıtlığı üzerinden şekillendirmiş ve askeri gücünü ön planda tutmuştur. İlerleyen süreçte yerel ve uluslararası politikada değişen dengeler neticesinde kendisini Lübnan’daki siyasal sisteme entegre ederek kimliksel bir dönüşüm geçirmiş ve ülke siyasetinde önemli bir aktör haline gelmiştir. Bu çalışmanın hipotezi, Lübnan Hizbullah’ının kimliğinin Lübnan Devleti, İsrail ve ABD’nin bölge politikalarına bağlı olarak değişip dönüşse ve son yıllarda siyasi bir parti ve sosyal hareket olarak ortaya çıksa da nihayetinde kuruluş amaçlarına yönelik bir tehdit algılaması ortaya çıktığında silahlı bir aktör olarak (şiddet eğilimli devlet dışı aktör olarak) ortaya çıkmakta ve varlığını sürdürmektedir. Bu kapsamda çalışma, Lübnan’daki tarihsel süreç ışığında Hizbullah’ın kuruluşu, ideolojik temeli ve eylemlerinin incelenmesini içeren bir arka plan sunmaktadır. Uluslararası ilişkilerde kimlik kavramı perspektifinde örgütün teoride ve pratikte geçirdiği dönüşüm incelenmiş ve neden sonuç ilişkisi bakımından değerlendirilmiştir.

Keywords: Lübnan, Hizbullah, İsrail, Kimlik, Toplumsal Yapı

Orjinal Araştırma Makaleleri

GÜNEY ÇİN DENİZİ’NDE JEOPOLİTİK DİNAMİKLER: OFANSİF REALİZM TEORİSİ ÇERÇEVESİNDE ABD-ÇİN REKABETİ

Ezgi ŞAHİN

pp. 63 - 78   |  DOI: https://doi.org/10.29329/tegad.2024.1111.4

Abstract

Güney Çin Denizi, jeopolitik ve jeoekonomik açılardan küresel ölçekte kritik bir deniz sahası olarak öne çıkmaktadır. Bu bölge, Çin, Tayvan, Vietnam, Filipinler, Malezya ve Brunei gibi devletlerin egemenlik iddialarıyla şekillenmekte ve Hint-Pasifik Okyanusları arasında stratejik bir geçit işlevi görmektedir. Dünya ticaretinin önemli bir bölümünün bu deniz üzerinden gerçekleşmesi, bölgenin stratejik önemini artıran başlıca faktörlerden biridir. Ayrıca, Güney Çin Denizi’nin zengin enerji kaynakları, mineral rezervleri ve geniş balıkçılık alanları, jeoekonomik önemini pekiştiren unsurlar arasında yer almaktadır. ABD ile Çin arasındaki küresel güç mücadelesi, özellikle Güney Çin Denizi’nde yoğunlaşmıştır ve bu bölge, her iki ülkenin ulusal çıkarlarını maksimize etme çabalarının arenası haline gelmiştir. ABD, Çin’in bu deniz sahası üzerindeki egemenlik iddialarını, Asya’da bölgesel bir hegemonya kurma girişimi olarak değerlendirmekte ve bu bağlamda Çin’in saldırgan eylemler gerçekleştirdiğini öne sürmektedir. Bu durum, ABD’nin, Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki faaliyetlerini dengelemek amacıyla ekonomik, diplomatik ve askeri unsurları içeren yeniden dengeleme stratejisi geliştirmesine yol açmıştır. ABD, bu strateji çerçevesinde Hint-Pasifik bölgesindeki güvenlik seçeneklerini genişletmeye yönelik çabalarını artırmaktadır. Bu çabalar, yeni bölgesel güvenlik ittifaklarının oluşturulmasını ve bölgedeki müttefiklerle askeri iş birliklerinin geliştirilmesini içermektedir. Bu çalışmanın temel amacı, Güney Çin Denizi’nin jeopolitik önemini ve bölgedeki güvenlik dinamiklerini analiz etmektir. Çalışma, Çin’in Güney Çin Denizi’nde bölgesel hegemonya arayışına karşılık ABD’nin dengeleme stratejilerini analiz etmek üzere, ofansif realizm teorisi çerçevesinde yapılandırılmıştır. Çalışmanın hipotezi, Güney Çin Denizi’ndeki jeopolitik ve jeoekonomik kaynakların, ABD ve Çin arasındaki güç mücadelesinin dinamiklerini şekillendirerek, bölgedeki güvenlik ortamını etkilediğidir.

Keywords: Güney Çin Denizi, Çin, ABD, Ofansif Realizm, Yeniden Dengeleme

Orjinal Araştırma Makaleleri

KALİFAT DİZİSİ PENCERESİNDEN İSLAMOFOBİ, TERÖRİZM VE IŞİD’E BAKIŞ: GÖSTERGEBİLİMSEL ANALİZ

Mehmet Cuma KEKLİK

pp. 79 - 92   |  DOI: https://doi.org/10.29329/tegad.2024.1111.5

Abstract

Değişen ve dönüşen teknolojik gelişmeler birbiri ardına sıralanırken bu gelişmelerden en hızlı etkilenen ve değişiklik gösteren alanlardan biri de sinema ve dizi sektörü olmuştur. Film/dizilerin gösterim dağıtım alanları dijital yöntemlerle gerçekleşir olmuş ve dijital platformlar oldukça fazla rağbet görmüştür. Netflix bu platformların başını çeken ABD merkezli global bir platformdur. Kütüphanesinde barındırdığı içeriklerle çoğu zaman tepkilere yol açan Netflix’in 2020 yapımı Kalifat (Hilafet) dizisi IŞİD terör örgütünü merkeze alarak İslam dinini terörizmle özdeşleştiren bunun yanında İslamofobik öğeler barındıran dizi 1 sezon ve 8 bölümden oluşmakta ve Uluslararası dağıtımını Netflix platformu gerçekleştirmektedir. Çalışmada Kalifat’ı, göstergebilimsel analiz yöntemiyle İslamofobi ve terörizmin düz anlamlarının ötesinde incelenerek dizinin ana eksenine oturttuğu terör örgütü IŞİD’in genel yapısı irdelenecektir.

Keywords: Kalifat (2020), IŞİD, Göstergebilim, İslamofobi, Terörizm, Netflix

Orjinal Araştırma Makaleleri

WESTERN BALKAN’S POLICY OF THE EUROPEAN UNION

Göktuğ ÇALIŞKAN

pp. 93 - 116   |  DOI: https://doi.org/10.29329/tegad.2024.1111.6

Abstract

The Western Balkans have long been a region of ethnic and sectarian tensions, compounded by historical grievances and territorial disputes. Following the disintegration of Yugoslavia, the European Union (EU) developed policies aimed at stabilizing the region and promoting integration. This article examines the EU’s strategic framework for the Western Balkans, highlighting the successes and enduring challenges in fostering stability and governance. This study hypothesizes that despite external pressures from geopolitical actors, internal governance challenges-such as corruption, weak institutions, and the rule of law-hinder the Western Balkans’ EU integration. Through an analysis of crucial EU initiatives and responses, the article concludes that while the EU’s efforts have advanced stability, effective integration requires significant domestic reforms within Balkan states.

Keywords: Balkans, Bosnia and Herzegovina, European Union, Western Balkans, Yugoslavia

Kitap İncelemesi

GUS MARTİN, TERÖRİZM: KAVRAMLAR VE KURAMLAR

Rahmi Berk ŞENÖZ

pp. 117 - 120   |  DOI: https://doi.org/10.29329/tegad.2024.1111.7

Abstract

Yazar Hakkında
Clarence Augustus “Gus” Martin 1955 yılında dünyaya geldi. 1979 yılında Harvard Üniversitesi’nden mezun oldu. Hukuk eğitimini Duquesne Üniversitesi’nde tamamladı. Doktora eğitimini ise Pittsburgh Üniversitesi’nde tamamladı ve yine aynı üniversitede akademik kariyerine başladı. 2001 yılında California State Üniversitesi’nde göreve başladı. Kamu Hizmetleri ve Adalet Okulu’nun kurucu müdürü olarak görev yapmıştır. CSU Dominguez Hills’te Fakülte İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcılığı, İşletme ve Kamu Politikaları Bölüm Dekanlığı, İnsan Kaynakları Yönetiminden Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevlerini icra etmiştir. Radikalleşme ve terörizm, iç güvenlik, adalet alanlarında araştırmalarını sürdürmektedir. California State Üniversitesi’nde bölüm başkanı olarak kariyerine devam Gus Martin, ceza hukuku, idare hukuku, terörizm ve radikalleşme alanlarında dersler vermeye devam etmektedir. Terörizm ve Ulusal Güvenlik, Terörizmi Anlamak: Zorluklar, Perspektifler ve Sorunlar, Ulusal Güvenliği Anlamak, Terörizm: Kavramlar ve Kuramlar, Terörizm Ansiklopedisi, Terörizmin Yeni Çağı: Seçilmiş Okumalar, Çocuk Hukuku: Süreç ve Sistemler gibi birçok kitabın yazarıdır.

Keywords: Clarence Augustus

All Issues

Volume 1