Sayı Bilgileri Editörden
ss. i - vi | DOI: https://doi.org/DOI: 110.29329/tegad.2025.1301 Özet Anaktar kelimeler: | |
Orjinal Araştırma Makaleleri A CONSTRUCTIVIST APPROACH TO THE ROLES OF HAGANAH, IRGUN, AND LEHI IN THE ESTABLISHMENT OF ISRAEL
Enes ÇELEBİ ss. 1 - 14 | DOI: https://doi.org/DOI: 10.29329/tegad.2025.1301.1 Özet The purpose of this study is to examine the role of Haganah, Irgun, and Lehi terrorist organizations in the establishment of Israel from 1920 to 1948 by applying constructivist theory. The contribution of these terrorist organizations to the formation process of the State of Israel is multifaceted. They undertook important tasks in weakening the British mandate, taking precautions and retaliation against Arab attacks, protecting Jewish settlements, and creating a suitable environment for immigration. In particular, radical terrorist activities organized by the Irgun and Lehi terrorist organizations furthered and deepened the process of establishing Israel. The results of the actions carried out by Haganah, Irgun, and Lehi terrorist organizations weakened the British mandate, created a military infrastructure for the war of independence, and provided material and nonmaterial support for the establishment of the State of Israel. The security policies and types of violence implemented by the terrorist organizations during the construction of the State of Israel are closely related to security and terrorism activities. This study hypothesizes that the roles played by the Haganah, Irgun, and Lehi terrorist organizations in the establishment of Israel were one of the main driving forces that shaped the fundamental elements, such as military infrastructure, ideological orientation, and political transformation, and significantly accelerated the establishment process of the State of Israel. Anaktar kelimeler: The Haganah, Irgun, and Lehi Terrorist Organizations, Establishment of Israel, Zionism, Terrorism, Constructivism. | |
Orjinal Araştırma Makaleleri TÜRKİYE’NİN GÖÇMEN VE MÜLTECİ POLİTİKALARI: SURİYE ÖRNEĞİ
Eda Nur ŞAHİN ss. 15 - 31 | DOI: https://doi.org/DOI: 10.29329/tegad.2025.1301.2 Özet Bu çalışma, Arap Baharı ve Suriye iç savaşının Türkiye-Suriye ilişkileri üzerindeki etkilerini ve Türkiye’nin bu süreçte izlediği politikaları incelemektedir. Arap Baharı’nın başlangıcında Türkiye, Suriye ile ekonomik ve diplomatik iş birliğine dayalı olumlu bir ilişki sürdürürken, Esad rejiminin halk protestolarına yönelik sert müdahaleleri Türkiye’nin dış politikasında köklü bir değişime neden olmuştur. Türkiye, Suriye krizinde insani yardım, güvenlik ve rejim değişikliği odaklı politikalar izlemiştir. Özellikle açık kapı politikası ile milyonlarca Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye, mülteci yönetimi, sınır güvenliği ve terörle mücadele gibi çok boyutlu sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Bu bağlamda çalışma, Türkiye-Suriye ilişkilerinde mülteci sorununun güvenlik riskleri yarattığı, ikili ilişkiler üzerinde belirgin etkiler oluşturduğu ve krizle birlikte bu risklerin daha da derinleştiği yönündeki varsayımlar doğrultusunda şekillendirilmiştir. Çalışma, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik askeri müdahalelerinin ve uluslararası iş birliği çabalarının hem bölgesel hem de küresel düzeyde yarattığı etkileri değerlendirmektedir. Sonuç olarak, Türkiye’nin Suriye krizindeki rolü, insani sorumluluklar, güvenlik öncelikleri ve diplomatik zorluklar arasında bir denge kurma çabası olarak şekillenmiştir. Anaktar kelimeler: Suriyeliler, Türkiye, Göç, Esaj Rejimi, Arap Baharı | |
Orjinal Araştırma Makaleleri THE UNIDENTIFIED THREAT: TERRORISM’S IMPASSE ON NATIONAL POLITICS AND DEMOCRACY
Aleyna ARAS ss. 33 - 45 | DOI: https://doi.org/DOI: 10.29329/tegad.2025.1301.3 Özet The aim of this study is to fill the gap created by the uncertainty in the definition of the concept of terrorism in political science and the international arena by examining the paradoxical relationship between the norms that shape the understanding of democracy of states and nationalism and anarchism, so it is emphasized that the limitations in the definition of this concept should be overcome with the help of constructivist theory and the issue should be addressed from broader perspectives. Terrorism’s attempts to legitimize actions aimed at directly affecting societies and restricting or eliminating state actions through political manipulations create security problems both globally and nationally. Especially in democratic systems, the fact that such separatist attitudes threaten the sustainability of peace by changing the perception of the people, creating problems such as insecurity and polarization with the potential to weaken state structures should not be ignored. Therefore, it is of critical importance for nations to strengthen their understanding of nationalism, identity norms, and to clarify the distinction between us and them. In this respect, constructivism theory’s effort to explain the concept supports all actors by reminding them that events change according to the way they occur and the conditions of the period. In addition, the theory deeply affects the social order and norms of terrorism and the paradoxical relationship between nationalism and anarchism. However, the changes brought by globalization also show that terrorism can manifest in different forms and methods, acquiring new dynamics over time. Anaktar kelimeler: Difficulty of Defining Terrorism, Democracy, Nationalism, Anarchism, Constructivism, Identity, Security | |
Orjinal Araştırma Makaleleri ETNİK MİLLİYETÇİLİĞE DAYALI TERÖRİZMLE MÜCADELE KAPSAMINDA PKK ÖRNEĞİ
Ramazan KOÇAK ss. 47 - 59 | DOI: https://doi.org/DOI: 10.29329/tegad.2025.1301.4 Özet Terör ve terörizm tüm ülkeleri ilgilendiren önemli bir husustur. Bu kapsamda ülkelerin esas amacı terörizmle mücadele ederek terör örgütlerinin faaliyetlerini bitirmek ve etkilerini en aza indirmektir. Etnik terörle mücadele daha kapsamlı bir mücadele gerektirmektedir. PKK, 1978’de bağımsız Kürdistan kurmak amacıyla kurulmuş ve bu kapsamda eylemlerini icra eden bölücü bir terör örgütüdür. Kuruluşundan itibaren de eylemlerini değişen konsepte göre güncellemiş ve değişikliklere gitmiştir. Türkiye Cumhuriyeti de PKK terörüyle 40 yıldır süren mücadelesinde çeşitli yöntemlere başvurmuştur. Terör örgütünün eylemlerine göre hareket tarzı geliştirmiş bazen savunma tarafında bazen de saldıran taraf olarak mücadelesini yürütmüştür. Bu mücadele genel olarak güvenlikçi politikalar üzerinden olmaktadır ancak sonrasında hukuki düzenlemeler ve demokratik açılım süreçleriyle farklı mücadele yöntemlerini de benimsemiştir. Bu çalışmada etnik milliyetçiliğe dayanan terör örgütü PKK’nın kuruluşundan itibaren incelemesi yapılacak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin terörle mücadelesi ele alınacaktır. Çalışmanın amacı, PKK terör örgütüyle mücadelede örgütün ideolojisini ve eylem yöntemlerini incelemek, Türkiye Cumhuriyeti’nin terörle mücadelesine ışık tutmak ve öneriler sunmaktır. Çalışmanın hipotezi Türkiye Cumhuriyeti’nin terörizmle mücadelede sadece güvenlikçi yaklaşımlarla değil çok boyutlu mücadele sayesinde başarılı olabileceğidir. Literatürde bu konuyla alakalı çok sayıda çalışma, makale ve tez bulunmaktadır. Anaktar kelimeler: Terör, Terörizm, PKK, Terörle Mücadele, Etnik Terör, Türkiye | |
Orjinal Araştırma Makaleleri İSLAM DEVRİMİ ÖNCESİ VE SONRASI İRAN’IN NÜKLEER ENERJİ ÇALIŞMALARI
Muhammed Ali KOÇER ss. 61 - 74 | DOI: https://doi.org/DOI: 10.29329/tegad.2025.1301.5 Özet Bu çalışmada 1950’lerden itibaren başlayan, özellikle 2000’li yıllarda küresel siyasetin en önemli konularından biri haline gelen İran nükleer enerji programı İslam devrimi öncesinden başlanarak Hasan Ruhani dönemine kadar incelenmiştir. 2000’li yılların başında İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile denetim süreçlerinde bazı gerginlikler yaşamış ve nükleer programının şeffaflığı konusunda eleştirilere maruz kalmıştır. 2015 yılında İran ve P5+1 ülkeleri arasında imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP), İran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırması karşılığında ekonomik yaptırımların kaldırılmasını öngörmüştür. Ancak 2018’de ABD’nin tek taraflı olarak anlaşmadan çekilmesi, İran’ın nükleer taahhütlerini aşamalı olarak azaltmasına ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerini artırmasına yol açmıştır. Günümüzde ise İran’ın nükleer enerji çalışmaları devam etmekte olup, ülke yüzde 60’a kadar uranyum zenginleştirme kapasitesine ulaştığını açıklamıştır. Bulunulan bu durum başta ABD ve İsrail olmak üzere Batılı ülkelerle yeni bir diplomatik gerilime yol açmakla birlikte İran ise nükleer programının tamamen barışçıl amaçlarla olduğunu ve enerji üretimi ile bilimsel bir ilerleme amacı taşıdığını savunmaktadır. Bu süreçte diplomasi ve uluslararası müzakereler, İran’ın nükleer programının geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir. Özellikle UAEA denetimleri ve yeni müzakereler, İran’ın nükleer enerji programının bölgesel ve küresel etkilerini belirleyecek en önemli faktörlerden biri olmaya devam etmektedir. Bu makalenin hipotezi; İran’ın nükleer programının yalnızca enerji üretim ihtiyacından kaynaklanmadığı, aksine uluslararası sistemde prestij kazanma, caydırıcı kapasite oluşturma ve rejimin ideolojik sürekliliğini sağlama hedefleri doğrultusunda şekillendiğidir. Anaktar kelimeler: Nükleer, Enerji, Uranyum, NPT, Zenginleştirme | |
Kitap İncelemesi SİYONİZM DOSYASI The Case of Israel: A Study of Political Zionism
Halil İbrahim ERBEK ss. 75 - 81 | DOI: https://doi.org/DOI: 10.29329/tegad.2025.1301.6 Özet 1913 Fransa doğumlu olan Roger Garaudy, 1952 yılında Sorbonne Üniversitesinden felsefe bölümünü bitirmiş, 1954 yılında ise SSCB Bilimler Akademisinden bilim dalında doktor ünvanını almıştır. Marksist İnceleme ve Araştırmalar Merkezi’nin müdürlüğünde de bulunan Garaudy, Fransa Parlementosun’da Senatör, Meclis başkan yardımcılığı ve milletvekilliği görevlerini de üstlenmiştir. Sadece, lideri olduğu Fransız Komünist partisinin değil, bütün bir Fransa’nın, dünya çapında sözcüsü olan Garaudy konferans, kitap ve bildirgeleri ile dünya çapında tanınmış bir isim olmuştur. Partisi ve Fransa’yı hiçbir zaman körü körüne savunmayan Garaudy, karşıt görüşleri sebebi ile partisinden bile ihraç edilmiştir. Emekliliğinde çok sayıda akademik eser yazan Garaudy 1982 yılında Müslüman olmuştur. İslam’ın karakterine üzerinde ki etkisi sebebi ile İslam ve Müslümanlık üzerine bir çok eser yazdı. Bunun yanı sıra İsrail ve Siyonizm meseleleri ile de yakından ilgilenen Garaudy, Siyonist çevrelerin çok dikkatini çekti. Siyonistlerin Garaudy’nin görüşlerinden rahatsız olması onun bazı kitaplarının Fransa’da yayınlanmasını engelledi. Bu kitaplar dünyanın birden fazla ülkesinde yayınlanarak anti-siyonizm düşüncesi ve propagandasının öncü fikir kitaplarından oldu. Garaudy 2012 yılında yine doğduğu ve çalışmalarını yürüttüğü Fransa’da hayata gözlerini yumdu. Belli başlı eserleri olarak şunları sayabiliriz: Yaşayanlara Çağrı, İnsanlığın Medeniyet Destanı, İsrail, Mitler ve Terör, Entegrizm, İslam’ın Vaadettikleri, 20. Yüzyılın Biyografisi, Çöküşün Öncüsü ABD, Medeniyetler Diyaloğu, Şahitlerim, Hatıralar. Tarihte “dokunulmaz” bir mesele olan Siyonizm bu kitapta ele alınıyor. Siyonistlerin kim oldukları, nereden geldikleri, Filistin topraklarına nasıl geldikleri, ne gibi güdülerler hareket ettikleri kısaca bugünkü İsrail efsanesini açıklamaya çalışıyor. Garaudy Siyonist harekete katılan isimleri ve onların eylemlerini ayrıntılı bir şekilde analiz ediyor ve Siyonizme karşı yeni bir bakış açısı geliştiriyor. Siyonizmin sosyal, siyasi, ekonomik, kültürel ve dini olarak oluşturduğu etkiler, detaylı bir şekilde ve belgeler, kanıtları ile beraber göz önüne çıkarılırken, önemsiz görülen ve bilinmeyen ayrıntılar paylaşılıyor. Çeşitli yazışma, rapor, hatırat, gazete haberleri ve tanıklıklardan faydalanılarak belge ve araştırmalar üzerinde derinlemesine bir çalışma yapılıyor. Bu çalışmalar ile birlikte İsrail’in oluşum haritası, yaptığı katliamlar, olayların meydana geldiği mekanlar, katlimların organizasyon süreci gibi konular tek tek ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Kısaca Siyonizm’in Filistin toprakları üzerindeki olaylar ile olan bağlantısı canlı bir biçimde gözler önüne seriliyor. Aynı zamanda bu tarihsel sürecin günümüz dünyasına olan etkisinden de bahsediliyor. “Siyonizm Dosyası” kitabı, sadece İsrail’i tartışmak için değil, onun ideolojik fikir yapısını ve bunun taşıyıcılarını da hesaba katan vizyon geliştiren bir eserdir. Anaktar kelimeler: |